.

.
.

22 Şubat 2016 Pazartesi

İki ünlü yazarın ardından (Doğan Hızlan - Hürriyet Gazetesi, 21 Şubat 2016)



Son 40 yıllık dünya entelektüel geçmişinin en önemli simalarından olan Umberto Eco üstadın ölümü ile ilgili olarak Doğan Hızlan'ın 21 Şubat 2016 tarihli Hürriyet gazetesindeki yazısını aşağıda bulabilirsiniz. 



İki ünlü yazarın ardından


İKİ çok bilinen, çok okunan yazarı art arda kaybettik.
Biri Umberto Eco (1932-2016), diğeri de Harper Lee (1926-2016).

Eco, yetkin bir bilim adamı, seçkin bir düşünür, usta bir yazardı. Birçok eseri dilimize çevrildi, farklı zamanlarda Türkiye’yi de ziyaret etti.

Dünyaca ününü “Gülün Adı” romanıyla sağladı. Sinemaya da aktarılınca, kitlelerin okuduğu bir yazar oldu. Hiç kuşkusuz o kitabın ardındaki bilgi, birikim, tarih bilinci olmasaydı, bu roman derinlemesine okurun ilgisini çekmezdi.

Roman yayımlanıncaya kadar adı üniversite çevreleri dışında bilinmiyordu.

“Gülün Adı” 43 yabancı dile çevrildi.

14 milyondan fazla satıldı.

Farklı zamanlarda verdiği söyleşilerde önemli bir ipucu sunuyordu bize, bir akademisyen olarak, ortaçağa dair bildiklerini romanlarının içine yedirerek yazdı.

Bütün yazdıklarında felsefi, entelektüel, tarihsel izler dikkatli bir okurun farkına vardığı izdüşümlerdi. İspanya’da aldığı ödülün gerekçesinde, “Çağdaş düşüncenin içine klasiği yerleştirdiği için” deniyordu.

‘Foucault Sarkacı’nda da okurlar, edebiyat eşliğinde bir bilginin izini sürüyorlardı.

Başarısının sırlarından biri de popüler olanla entelektüel kültür arasında köprü kurmasıydı.

Birçok İtalyan gazetesinde yazdı, çocuk kitaplarına da emek verdi.

Denemelerinde Irak, Afganistan savaşından anti-Semitizm’e kadar birçok konuyu işledi.

Çağın en üretken ve gerçek entelektüellerindendi. Bakış açısı her okuyana yeni ufuklar açardı.

İtalyanların az okuduğundan yakınmıştı. Eco’ya göre bazı yayıncılar ve gazeteciler, halkın basit şeyler istediklerine inanma yanılgısı içindeydiler. Çok doğru! O çağını iyi okuyabilen bir entelektüeldi ve diğer taraftan okur/okuma, yazar/okur ilişkileri konusundaki yazılarında, okurun her zaman yazardan yenilikler beklediğini belirtmişti.
Bir yazarı tanımak için, bütün yapıtlarını okuma gereğini yinelemeliyim.

Kütüphanenizin Umberto Eco köşesinin eksikliklerini giderin, yeniden okuyun.

Romanlarını yeniden okuyun, tarih bir romanda nasıl kullanılır yeniden düşünün. Diğer taraftan Güzelliğin Tarihi, Çirkinliğin Tarihi kitaplarını okuyun, sanat tarihinin güncelle nasıl iç içe olabileceğini görün. Editörlüğünü yaptığı ortaçağ kitaplarını asla ihmal etmeyin. Çağın bilmediğimiz yönlerini gözler önüne seriyor.


TEK KİTAP-YILLARCA SÜREN ÜN



TÜRK okuru, tıpkı dünyanın diğer ülkeleri gibi Harper Lee’yi, “Bülbülü Öldürmek” (To Kill a Mockingbird) kitabıyla tanıdı.

Türkiye’de de en çok satan kitaplar arasında yer aldı. Eleştirmenler kitap için, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının büyük klasiklerinden biri diyorlar.

Irkçılığın doğurduğu adaletsizliği işliyordu kitabında. Çocukken yaşadıklarının izi bu romanı yazmasına neden oldu. Cesur avukat da romanın sevilen karakterlerindendi.

Roman 30 milyon satıldı. Sinemaya uyarlandı ve üç Oscar ödülü kazandı.

Başkan George W. Bush, yıllar sonra onu ödüllendirdi.

Uzun sürmüş bir sessizlikti Harper Lee’nin yazın hayatı. “Bülbülü Öldürmek”ten sonra roman yazmadı. Kütüphane kayıtlarına göre Kutsal Kitap’tan sonra en çok okunan kitap unvanını taşıyordu. Birçok kütüphane onun en çok okunan yazar olduğunu açıkladı.

O büyük sessizlik geçen sene sona ermişti. Yazarın “Bülbülü Öldürmek”in aslı olduğu söylenen kitabı “Tespih Ağacının Gölgesinde” tüm dünyada ve Türkiye’de Harper Lee’nin yeniden sıra dışı bir etki yaratmasını sağladı.


* * *

ÖLÜMLER yeniden okumalara götürüyor bizi. İki yazar da eserlerinde yaşayacak...

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/dogan-hizlan_4/iki-unlu-yazarin-ardindan_40058080




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder